SEÇİŞ VE VAZGEÇİŞ
Her seçiş, bir vazgeçişi temsil etmektedir. Bir şeyi seçmek için diğerini feda etmek gerekmektedir. İnsan ilk olarak anne karnından doğmakla bir seçim yapmış ve oradan ayrılmıştır. Seçiş ve vazgeçiş, dünyaya gelirken anne karnından doğmakla sınırlı kalmamaktadır. İnsanın başına hayatı boyunca pek çok imtihan gelmekte ve bu imtihanlar insanı bir seçim yapmakla baş başa bırakmaktadır.
Yaratıcı kuluna imtihan vermekle, kulunu verdiği imtihanı aşmaya karşı teşvik etmektedir. Kulun imtihanı aşmaya çabalaması bir seçiştir ve beraberinde imkânı getirmektedir. İmkânı seçen kul, imtihandan vazgeçmektedir. İnsan imtihanı aşmayı tercih ettiğinde ve çabaladığında imtihan yok olmakta ve imkân görünür olmaktadır. Görülen imkân karşısında, bedeli ödenen imtihan unutulup gitmektedir. Ancak imtihanı aşmak için çabalamamak da bir seçiştir. Bu seçiş, imkândan vazgeçiş ve imtihanı üzerine çekiştir. İmtihansa aşılmadan yok edilebilecek bir şey değildir. İmtihan aşılmadığında tekrar etmekte ve aşılmadığında muhatabın belası olmaktadır. İmtihanı aşmanın önkoşulu ise, imtihanı tanımaktır.
Her imtihan, özünde insanın kendini hatırlaması için gönderilmiş bir hatırlatıcıdır. İmkâna ulaşmanın yolu imtihanı tanımakla; imtihanı tanımanın yolu ise gaflet gömleğinden sıyrılıp, durmakla, durulmakla, sükûnetle, saflaşmakla ve maddeden vazgeçip manayı/kendini tanıma yolunu seçmekle mümkün olmaktadır. Bu seçiş, nabzı düşürmekle ve doğru nefes ritmini tutturmakla devam ettiğinde imtihan aşılmaktadır. Nefes, insanı dengeye getiren bir nimettir. Nefeste ritim tutturulamadığında, insanın imtihanı olmakta ve aşılamaz bir hâl almaktadır.
Bir şeyi seçerken göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus da, neyden vazgeçildiğinin farkında olunmasıdır. Bir imtihan aşıldığında, gelen imkânla insan şaşar ve gaflet gömleğine sarılırsa imkân gibi görünen şey, onun imtihanı olmaktadır. Bunun için bir seçiş öncesi hazırlığı gerekmektedir. Hazdan geçip huzura varmanın yolu ancak hazzı terk edip, hazır olmakla mümkün olmaktadır. Hazır olmayanlara, huzur nasip olmamaktadır.
Kaybeden, neyi kaybettiğini; kazanan, neyi kazandığını bilmez.