TEZKİYE
Eğitim kendi içerisinde terbiye, talim ve tezkiye olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır. Bu kavramlardan biri olan tezkiye; temizlenme, arınma, soyutlanma anlamına gelmektedir. Bu dünyada insana emanet edilmiş bir beden ve onun içerisinde tutsak halde bulunan bir ruh bulunmaktadır. Ruhun potansiyeli bakımından kazanabileceği bazı melekeleri ve mevhibeleri bulunmaktadır. Bu melekeleri kazanmanın yolu ise derin bir hikâyeden ve tecrübelerden geçmektedir. Derin tecrübelere giden yol çetrefilli ve zikzaklıdır.
Peygamberler vasıtasıyla dünyanın hastalıklı ve kirli kısımları rehabilite edilmiş, güncellemeler yapılmıştır. Dünya bu güncellemeler ile nispi anlamda temiz olabilmekte ve bir yere kadar temiz kalabilmektedir. Fakat “ev” olarak sembolize edilen gönül yahut kişinin iç dünyası, mutlak manada temiz kalamamaktadır. Beden içerisinde hapsolan ve onun istekleri doğrultusunda hareket eden ruh; temizlenmeye, arınmaya ve soyutlanmaya her daim ihtiyaç duymaktadır. Bu temizlik yapılamadığı takdirde ruh, sahip olduğu potansiyelini gerçekleştirememekte ve ulaşması gereken mevhibeye ulaşamamaktadır.
Dünya bir misafirhane ve imtihan yeridir. İnsan kimi zaman bu gerçekliği illüzyonlar ile perdeleyerek ruhunu bedene esir etmekte ve bedenin istekleri doğrultusunda hareket etmektedir. Fakat ruh; latif bir âleme matuftur ve yüksek frekanslarda yükselebilecek potansiyele sahiptir. Beden ve bedenin istekleri olarak adlandırılan yükler nedeniyle ruh, ait olduğu frekansta bulunamamaktadır. Bu noktada insana düşen; ruhu ait olduğu merkeze yaklaştırmak için çabalamaktır. İşte bunun yolu tezkiye kanadından geçmektedir.
Ruhu bedene esir ediş, yolun sonunda aşağılar aşağısını mekân bilmeyi ve o doğrultuda geçen bir ömrün bedellerini ödemeyi gerekli kılmaktadır. İnsan, ruhunun gereksinimlerini bedeninkinden önde tuttuğu takdirde, daima özünün ve ait oluğu âlemin bilincinde olmaktadır. Bu bilinç ve farkında oluş, insanı su ile temizlenmeyecek kirlerden beri kılmakta ve yolculuğunu daha masrafsız hale getirmektedir. İnsan özünü unuttuğu takdirde dünya onun için her dem hanesine eksi yazan bir araç olmaktan öteye gidememekte ve hakkı verilmemiş bir mekân haline gelmektedir. Unutulan hatırlanmaya başladıkça gönle bir kor düşmekte ve bu kor insan için büyük kirlerin önünü tıkamaktadır. İnsan o koru taşıdıkça ruhunun ait oluğu merhaleye adım adım yaklaşmaktadır.
İnsan geçirmiş olduğu her günün sonunda kendilik kuyusunun başına oturmalı, kendi içerisindeki sorulara cevap bularak zaman ve sabır ile döngüsel olarak temizliğini gerçekleştirmelidir. Bu yöntem ile insan, kirlenme halini bile hal ve tecrübe olarak kendine katmalıdır. İnsana düşen; geldiği yere geldiği hal üzere temizlenerek, soyutlanarak dönmesidir.